Uzman Psikolog & Aile Danışmanı
Uzman Psikolog & Aile Danışmanı
Hayatı Yaşa..
BLOG
“Yakışıklı prens ve güzel prenses evlenmişler ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar...” masallar hep böyle biter değil mi? Bundan sonrasında neler olduğundan kimse bahsetmez. Acaba prens ve prenses hiç kavga etmezler mi? Kayınvalidesi prensesi hiç sinir etmez mi? Prens hiç yıldönümlerini unutmaz ve prenses bu yüzden surat asmaz mı? Çocukları varsa eğer, ebeveynlik tarzları konusunda anlaşmazlık yaşamazlar mı?
Evlililik, masallar, filmler diziler tarafından çoğunlukla mutlu son olarak bizlere sunulagelmiştir. Toplumun gözünde sadece evlenmiş olmak bile birey için önemli bir başarı kriteridir. “masallardaki gibi bir düğün”, yakışıklı/güzel bir eş, özenilerek döşenmiş bir ev, sosyal medyada bolca paylaşılan sevimli bebekler... “mutlu bir yuva”yı ve başarılı bireyleri oluşturanlar bunlar mıdır?
Gerçek hayat ise masallardan, filmlerden oldukça farklıdır maalesef. Gerçek hayatta prensler, prensesler değil, normal insanlar, bizler varız. Evet evlilik güzel, ancak çok da kolay değildir. Evliliğe dair varolan gerçek dışı beklentiler ise durumu çiftler için daha da zorlaştırmaktadır. Evlilik öncesi beklntiler ne kadar yüksek ve gerçek dışı ise, evliliğin özellikle başlarında yaşanan hayal kırıklığı da o kadar şiddetli olur. Evliliğin ilk yılları zaten karşılıklı uyumun sağlanması, yeni bir düzene alışılması ve evliliğin kurallarının oluşturulması sürecini içerdiğinden çok kolay geçmeyebilir. Yukarıda bahsettiğimiz hayal kırıklığı da eklendiğinde bu süreç yıpratıcı olabilmektedir. Peki çözüm nedir? Çözüm, masal karakterleri değil, gerçek insanlar olduğumuzu hatırlayarak evliliğe dair mümkün olduğunca gerçekçi beklentiler oluşturarak yola çıkmaktadır.